Haber

Deprem sempozyumunda konuşan Erdoğan Bayraktar: Kentsel dönüşüm acilen yapılması ve bitirilmesi gereken bir iştir.

Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “Dünya, Türkiye, İstanbul ve Depremde Neredeyiz” sempozyumunda konuştu. “Kentsel dönüşüm acilen yapılması ve tamamlanması gereken bir iştir” diyen Bayraktar, ülkemizin kaçınılmaz bir gerçeği olan depremde kentsel dönüşüm projelerinin önemine vurgu yaparak bu konudaki çalışmaların hızlandırılması gerektiğini söyledi. .

Erdoğan Bayraktar’ın konuşmalarından satırbaşları;

“Çok Kıymetli Misafirler, Kıymetli Hanımlar ve Bacılar, Kıymetli Beyler, Değerli basın camiasından dostlar, sevgili dostlar. Sevgili Gençler. Her birinizi en içten duygularımla, samimiyetle, sevgi ve saygıyla selamlıyorum. İyi eğlenceler. “Dünya, Türkiye, İstanbul ve Depremde Neredeyiz” sempozyumuna geldiniz. Türkiye topraklarının yüzde 98’inin aktif deprem bölgelerinde yer aldığını biliyoruz, bunu biliyoruz.

Konunun uzmanları Sayın Prof. Dr. Şerif Barış ve Prof. Dr. Mustafa Erdik bu bahisle ilgili değerli bilgilerini bizlerle paylaştılar. Kendilerine sizin huzurunuzda çok teşekkür ediyorum. Fikirlerimi ve niyetlerimi ifade etmeye çalışacağım. Öncelikle dünyaya ve Türkiye’ye bakacağız. Bildiklerimizi tekrarlayarak hafızamızı canlandıracağız. Bugün dünyamız prestijiyle olabildiğince bütünleşmiş durumda. Bir yandan ulaşım gelişti, iletişim arttı, diğer yandan şehirlerde yaşayan nüfus arttı.

GELİŞMİŞ ÜLKELERDE CAN KAYBI DAHA AZ

Bu durum genel olarak Küreselleşme olarak ifade edilmektedir. Biliyoruz; Gelişmiş ülkeler afet ve depremleri daha az can kaybı ve daha az hasarla atlatırken, az gelişmiş ülkelerde afetin boyutu daha büyüktür. Bu konuda hem dünyaya hem de Türkiye’ye bakalım: Dünyamızda yaklaşık 8 milyar insan yaşıyor. Bu nüfusun yaklaşık ¼’ü, yani 2 milyarı Müslümandır. Yine dünyada 200’e yakın devlet var. Şehirleşme oranı %57 civarındadır. Yani 8 milyarlık dünya nüfusunun yaklaşık 5 milyarı şehirlerde yaşıyor. Bu bağlamda Dünya’ya kısaca bir göz atalım; Nüfus açısından dünyanın en büyük on ülkesi: Çin, Hindistan, ABD, Endonezya, Pakistan, Brezilya, Nijerya, Bangladeş, Rusya ve Meksika.

Yüzölçümü bakımından en büyük 10 ülke şunlardır: Rusya, Kanada, Çin, ABD, Brezilya, Avustralya, Hindistan, Arjantin, Kazakistan ve Cezayir. Ekonomik büyüklük bakımından en büyük on ülke şunlardır: ABD, Çin, Japonya, Almanya, Hindistan, İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya ve Kanada.

Kişi Başına Gelirin en yüksek olduğu on ülke:

Lüksemburg 132.370 $

İrlanda 114.580$

Norveç 101.100$

İsviçre $98.770

Singapur 91.100$

Katar 83.890$

Amerika Birleşik Devletleri 80.030$

İzlanda 75.180 Dolar

Danimarka $68.830

Avustralya $64.960

Refah düzeyi bakımından en gelişmiş ülkeler:

Danimarka

Norveç,

İsveç,

Finlandiya,

İsviçre,

Hollanda,

Lüksemburg,

Yeni Zelanda,

Almanya

İzlanda.

Yine birçok parametre dikkate alınarak hazırlanan dünyadaki marka şehirleri şöyle sıralayabiliriz;

Los Angeles

New York

Londra

Paris

Milano

Barselona

Rio De Janeiro

San Francisco

Vegas

dubai

İstanbul

Singapur

Chicago

Sidney

Berlin

Bu şehirlerin yanı sıra; Parkları, bahçeleri, ulaşımı ve akıllı binalarıyla yeni kurulan, çağdaş ve çevreci şehirlerden bahsetmek istiyorum. Bu şehirlerden bazıları;

Doha/Katar

Navi Mumbai / Hindistan

Iqaluit / Kanada

Sidney, Avustralya

Kuala Lumpur, Malezya

Hong Kong/Hong Kong

Seul/Güney Kore

Sandopin / Çin

Cancun / Meksika

Bu tür örnek şehirlerin sayısını artırabilir, bu şehirlerden birçok ders alabiliriz. Planlamalarından faydalanabiliriz.

Değerli misafirler; Nüfus büyüklüğüne göre 4, yüzölçümüne göre 2 ülkenin halkı Müslümandır. Gelişmiş ülke sıralamasında Müslüman ülke yok. Öte yandan Birleşmiş Milletler’in siyasi yürütme organı olan Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi bulunuyor. Bunlar; ABD, Çin, İngiltere, Fransa ve Rusya; Bu ülkelerin her birinin Birleşmiş Milletler Asamblesi tarafından alınan kararları veto etme yetkisi vardır. Gösterim amacıyla ayrıca 10 geçici üyemiz var; 2 yıllık bir süre için seçilirler. Bildiğiniz gibi Japonya ve Almanya 5 daimi üye arasında yer almıyor. Müslüman ülke yok. Böyle biçimlenmiş ve bütünleşmiş bir dünyada yaşıyoruz. Yaşadığımız dünyada ekonomik varlığın %85’i nüfusun %1’inin elindedir.

Ayrıca şunu da biliyoruz ki 8 milyar olan dünya nüfusu; Bunların yüzde 46’sı yoksulluk sınırının, yüzde 23’ü yani 1 milyar 840 milyar insan ise açlık sınırının altında yaşıyor. Çok Değerli Konuklar; Bugün yine örnek ve acıyla takip ettiğimizi görüyoruz; İsrail Gazze’de haksız yere katliam ve soykırım yapıyor ve dünya aslında hiçbir şey yapamıyor.

Değerli misafirler;

Gelişmiş ülkeleri sıraladım. Bu ülkelerde; Kişi başına düşen gelir 60.000 USD ve üzeridir. TÜİK verilerine göre ülkemizde kişi başına düşen gelir 9.661 dolar. Cari açık 1 Trilyon civarında.

Bu güzel vatan, 1000 yılı aşkın hafızaya sahip bu devlet, 1920 ruhu ve 1923 manifestosuyla kurulan Türkiye Cumhuriyeti bu fotoğrafı hak etmiyor.

Politika Faizi: %45

İHRACAT: 255 Milyar ABD Doları

İTHALAT:363 Milyar ABD Doları

Bu Vatan’ın yeri burası değil. Çok daha iyi durumda olmalıyız.

Değerli misafirler;

Bu yüzden depreme karşı dönüşümü başaramıyoruz. Depremlerde can kayıplarını aramaya buradan başlamak gerekiyor. Depremlerin yarattığı ağır hasarı eğitim sistemimizin zayıflığında aramaya başlamalıyız. Açıköğretim Sistemi gerçek mi? Gerçek yürüyor mu? Bilmiyorum. Mesleki ve Teknik Eğitim Yeterli mi? Bilmiyorum. İmar Affı doğru muydu? Sorgulamak gereklidir. Değerli misafirler, gelip bizi gururlandırdınız; Değerli hocalarımız Şerif Bey ve Mustafa Bey ile bu sempozyumu neden yapıyoruz? Farkındalığımızı artıralım, sorumluluğumuzu artıralım,

Denetimlerin çok daha önemli ve titiz bir şekilde yapılabilmesi, yapı, konut ve inşaat konusundaki farkındalığımızın artması, inşaat konusundaki hassasiyetimizin artması için Of-Hayrat Derneği organizasyonunda bu toplantıyı düzenliyoruz. Kentsel Dönüşüm artırılabilir. İçin; Biz Trabzonlulara, Oflululara, Hayratlılara ayrı ve daha büyük sorumluluklar düşüyor. Biz öncelikle inşaatçıyız. Büyüklerimiz 1960’tan bu yana İstanbul’da pek çok inşaat yaptılar, biz de yaptık, hâlâ da yapıyoruz.

Geçmişte; Yeterli mühendislik hizmeti almadan deniz kumu ve midye kabuklarıyla inşa ettik. Bu bağlamda Deprem ve Kentsel Dönüşüm; Türkiye’yi ve İstanbul’u ilgilendirdiği kadar Trabzon, Rize ve Oflu halkını da yakından ilgilendiriyor.

DEPREM ÜLKEMİZİN GERÇEĞİDİR

Çok Pahalı Misafirler;

Depremin ülkemizin gerçeği olduğunu biliyoruz; Özellikle 1999 Düzce ve Gölcük depremlerinden sonra çok olumlu düzenlemeler yapıldı, adımlar atıldı. Aynı şekilde ilgili kişiler, konunun uzmanları, hocalar da çok şey anlattılar, anlatıyorlar, aydınlatmaya çalışıyorlar. Pek çok Kentsel Dönüşüm yapıldı.

Ama bugün baktığımızda yapılanların yeterli olmadığını görüyoruz. Artık kentsel dönüşümü anlatmanın zamanı geçti diyorum. O halde konuşma zamanı geldi. Risk almanın ve iş yapmanın zamanı geldi. Kentsel dönüşüm bir an önce yapılması ve bitirilmesi gereken bir iştir. Aslında Türkiye’nin önünde duran; Olası depremlere karşı insanlarımızın hayatını kurtarmak için Kentsel Dönüşümden daha fazlası var.

Değerli misafirler,

Meslek hayatımda yaptıklarımızdan biraz bahsetmek istiyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki KİPTAŞ’ı kurduğumuz günden 1994 yılı sonunda 25 Aralık 2013 tarihine kadar kamuda çalışırken; Meslektaşlarımla birlikte Vatan dedik, Bayrak dedik, Üretim dedik; Devlet disiplini ve özel dairelerin dinamizmi çerçevesinde çalışmaya gayret gösterdik.

Şeflerin söylediklerinden ziyade bilimin ve materyallerin söylediklerine öncelik vermeye çalıştık. KİPTAŞ, TOKİ, Emlak Konut ve Bakanlığa yaptığımız konutlar ve kamu binaları hem 1999 depreminde hem de 6 Şubat 2023 Elbistan ve Pazarcık depreminde sınavdan başarıyla geçti.

Öncelikle Yüce Allah’a şükürler olsun. Aynı şekilde şunu da söylemeliyim; Az gelişmiş bir ülkede, siyasi olumsuzluklara ve engellere rağmen bilimsel bir organizasyon kurmak çok zordur. İnşaat mühendisliği sistemini işletmek kolay değildir. Sıkı kontrolün yapılması kolay değildir.

Evet; 1999 depremi ve sonrasında yaşanan depremlerde KİPTAŞ, TOKİ ve Bakanlık süreçlerinde yaptığımız konutlar yıkılmadı. Değerli Misafirlerim, Kıymetli ve Saygıdeğer Hemşehrilerim, Kardeşlerim. Çalışmalarımızdan çok kısaca bahsetmek istiyorum.

1973 yılında mühendislik okulundan mezun olmadan önce; Vatan Caddesi Ordu konutunun arkasındaki Arpaemini yokuşunda inşaat çalışmalarına başladım. 22 yıl özel bir departmanda Müteahhit ve Mühendis olarak çalıştım. Daha sonra 1995 yılı başında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki olan KİPTAŞ’ı kurduk.

2013 yılı sonuna kadar “KİPTAŞ, – Ankara Büyükşehir Belediyesi Kuruluşu Metropol A.Ş. – TOKİ – Emlak, Konut ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı” olmak üzere 5 farklı Devlet Kuruluşunda 18 yıl çalıştım. Şimdi 10 yıldır işimi yapıyorum.

Değerli misafirlerim, önemli olduğunu düşündüğüm bazı noktaları sizlerle paylaşmak istiyorum.

TOKİ’de çalışırken Türkiye’nin ve Dünya’nın Konut ve Yerleşim yapısını incelemeye çalıştık. Ülkemizde şunu gördük; Özellikle büyükşehirlere ciddi bir göç dalgası var ve şunu da gördük; Barınmaya ihtiyaç duyan insanlarımızın ev alacak paraları yok. Aynı şekilde devletin de yeterli kaynağı yok. Bu perspektiften; Alt gelir gruplarına ve yoksullara konut inşa etmek amacıyla kaynak geliştirme projeleri planlayarak kendi kaynaklarımızı ürettik.

Yaptığımız çalışmalarla şehirlerimiz; Çarpık yapılardan, plansız kaçak yapılardan, depreme dayanıklı olmayan yapılardan arındırmaya çalıştık.

Bunun gibi; Alt gelir gruplarının ve yoksul vatandaşların ev sahibi olmasını sağlamak, gecekondulaşma ve kaçak yapılaşmaya yönelme imajını kırmak, sektörü disipline ederek fiyatları düşürmek, ekonomik kalkınmayı ve istihdamı artırmak, hastane, okul gibi kamu binalarının hızla inşa edilmesi, aşk konutları, polis karakolları,

Vatandaşlarımızın devlete olan inancını artırmaya odaklandık. Bu sayede planladığımız fiziki altyapı ve konut projelerimiz ile yaşam standardının yükseltilmesine, aidiyet duygusunun artırılmasına ve toplumsal kalkınmaya azami özen gösterdik. 81 ilin tamamında, 800’ün üzerinde ilçemizde ve hatta köylerimizde oluşturduğumuz projelerle sektöre öncü ve örnek olduk.

Modern yaşamın gerektirdiği sosyal tesisler, okullar, sağlık merkezleri, dini tesisler, yeşil alanlar, ulaşım sistemleri ve fiziki altyapılarla donatılmış yerleşim alanları oluşturduk.

2003 yılı başından itibaren çalışmalarımızın verdiği tecrübe ve sorumlulukla 2011 yılında Uluslararası Konut Kongresi’ni İstanbul’da gerçekleştirdik. Bu kongremizde;

Dünyada ve ülkemizde gecekondulaşma, kaçak yapılaşma ve deprem risklerine vurgu yapmaya çalıştık, aynı zamanda kentsel dönüşümü de ele aldık. Dünyanın çeşitli ülkelerinden uzmanların katıldığı Kongremizde, konuşmalar ve panellerle Kentsel Dönüşüm tartışıldı. TOKİ’nin çalışmalarının birçok ülke tarafından örnek alındığı vurgulandı.

Büyük Konut Kongresi sonrasındaki çalışma ve gayretlerle Haziran 2011’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı kurduk. Ben de Kurucu Bakan oldum.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kurulmasıyla; Siyasi irade netleşti, kentlerde ve şehircilikte motivasyon arttı, büyük beklentiler oluştu.

780.000 km2’lik ülke coğrafyasının tamamının kadastrosunu tamamlamaya çalıştık. Coğrafi bilgi sistemleri geliştirilerek; Ülke genelinde daha sağlıklı Mekansal Bölge Planları bitirmeye çalıştık. Ülke nüfusunun ülke coğrafyasına istikrarlı bir şekilde yayılması için planlar yaptık.

Özellikle büyükşehirlerimizi çevre il ve ilçelerle birlikte planlayarak desantralize etmek istedik. 2011 yılındaki VAN depreminde büyük çaba harcadık. Depremin ardından “6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun”u çıkardık.

Bu kanunun temel amacı ve amacı; insanlarımızın canını korumaktır. Aynı şekilde bu kanunla; Afet Riskli Alanların Dönüşümü, Mevcut yapı stoğunun güzelleştirilmesi, Yenileme alanlarında kentsel tasarımlarla altyapı, ulaşım sistemleri ve sosyal tesislerin geliştirilmesi,

Yeni binaların tam yalıtımlı, enerji tasarruflu, yenilenebilir enerji kullanan ve çevre dostu yapılarda olması, yerel malzeme kullanımının yaygınlaştırılması, üretim kolunun geliştirilmesi, yeni iş olanakları yaratılması ve afete duyarlı yerleşim birimlerinin oluşturulması amaçlanıyor. .

Programladığımız kentsel dönüşüm projesinin ana eksenini riskli binaların dönüşümü oluşturuyor.

İnsanlarımızın canını korumaya yönelik bir projedir. Halkımızın yaşam hakkını, yaşama hakkını ön planda tutan bir projedir. Aynı zamanda enerji tasarrufuna yönelik bir projedir. Çevrede hassas yerleşimler oluşturmayı amaçlayan bir projedir.

Kentsel dönüşüm; Mesele sadece eski evlerin, kaçak evlerin, köhne evlerin, afet riski taşıyan evlerin yenilenmesi değil. Aynı zamanda; Gelişen ve değişen dünyanın gerektirdiği konfora sahip konutlar üretmek.

Halkımızın yaşam kalitesini artırmaya yönelik bir projedir. Böylece Kentsel Dönüşüm ile; Amaç eski püskü yapılardan, kaçak yapılardan ve afet riski taşıyan yapılardan kurtulmaktır.

Çok Değerli Konuklar;

Deprem olacağını biliyoruz.

Aslında yarattığımız şoklardan sonra iyileşme olmaması lazım.

İstiyoruz; Deprem olduğunda yıkacak bina bulamamalı.

Depremde yıkılacak bir bina bulursa içinde kimsenin bulunmaması gerekir. Acımız budur, asıl amacımız budur, Can kaybı olmasın.

Buraya odaklanmalıyız, sanırım hala amacı konusunda kafamız karışık. Gerekeni gerektiği kadar yapamıyoruz.

Biz depremleri çok anlatıyoruz, değerli hocalarımız Deprem Fay Sınırlarını, depremin olası şiddetlerini anlatıyor. Bana göre asıl işimiz ülkemizi korumaktır; Depremde yıkılma riski olan binaların kurtarılması gerekiyor.

Bu konuda farkındalığımızı ve sorumluluğumuzu arttırmalıyız.

Sevgili arkadaşlar;

Elbette Kentsel Dönüşüm; Halkın önünde başarılı olmak çok zordur. Ancak devlete rağmen bunu başarmak mümkün değil. Kentsel Dönüşümde başarı ancak devlet-millet kaynaşması ve bütünleşmesiyle sağlanabilir. Özellikle devlet ve yerel yönetimlerin işbirliğinin yanı sıra; Kamunun, sivil toplum kuruluşlarının ve ilgili tüm aktörlerin katılımıyla gerçekleştirilir.

Şehir plancılarından mimarlara, inşaat mühendislerinden haritacılara, jeolojiden jeofizik mühendislerine, siyaset bilimcilerden sosyologlara kadar sektördeki tüm paydaşların, tüm disiplinlerin bu çalışmaya gönül vermesi ve desteklemesi gerekiyor.

Bugün görüyoruz; Kentsel Dönüşüm Kanunu’ndan yararlanılarak lüks konutlar yapılıyor.

Ne yaparsak yapalım olası depremleri önleyemeyiz.

Bu durumda sorunumuz;

Depreme dayanıklı binalar inşa etmek,

Depremde yıkılma riski olan binaların planlı bir şekilde yıkılıp yenilenmesi gerekiyor.

Kentsel Dönüşümün önüne geçmek isteyenlere söylüyorum;

Evet;

Yerinde Dönüşüm esastır.

Rıza, anlaşma yoluyla din değiştirmenin temelidir.

Devletimizin vatandaşlarımıza gerekli desteği sağlaması ve hak sahiplerinin kendi dönüşümlerini gerçekleştirmesi esastır.

Bunlar Doğru…

Ancak en temel ve daha önemli sorun, binalarda deprem anında yıkılma riski taşıyan kişilerin bulunmamasıdır.

Önemli olan hayatların mahvolmaması. Önemli olan depremde insanlarımızın ölmemesi.

Çok yakın geçmişte 1999 Gölcük ve Düzce Depremleri, 2011 Van Depremi,

6 Şubat 2023 Pazarcık ve Elbistan Depremleri

Bu depremlere rağmen; Japonya’da 1 Ocak 2024’te yaşandı ve bu depremde 161 kişi hayatını kaybetti. 7,6 büyüklüğündeki bu deprem bize gerekli dersi ve yeterli mesajı vermelidir.

Sevgili arkadaşlar;

Şunu görüyoruz; Refah düzeyi yüksek olan ve vatandaşlarına uygun eğitim veren ülkeler afetlere karşı daha duyarlı ve daha tedbirlidir.

Son zamanlarda;

– 20.01.2024 – Gürün/Sivas – 4,4 Şiddet

– 23.01.2024 -Kumluca/Antalya – 4.1 Şiddet

– 25.01.2024 – Yeşilyurt/ Malatya – 5.3 Şiddet

– 26.01.2024– Değirmenciuşağı/Adana- 4.3 Yoğunluk

– 27.01.2024-Kuşadası Körfezi/Ege Denizi-5.1 Yoğunluk

Büyüklüğü 4 ve üzeri 5 deprem yaşandı. Yani ülkemiz beşik gibi titriyor.

Acilen işe koyulmanın zamanı geldi; Bina Kontrol Sistemini danışmanlık esasına ve bilimsel esaslara dayandırarak, dikkatli ve ciddi bir şekilde çalışmaya derhal başlamalıyız.

Kentsel dönüşüm; Modern şehirler yaratmayı, çevre dostu, enerji tasarruflu, yeşil binalar üretmeyi, doğal kaynakları korumayı, yoksulluğu azaltmayı, iş potansiyelini artırarak ekonomiyi canlandırmayı ve işsizliği azaltmayı ve en önemlisi can ve mal güvenliğini sağlamayı amaçlayan bir projedir. .

Başka bir deyişle;

Depremler var.

Kentsel Dönüşüm ülkemizin gerçeğidir.

Kentsel Dönüşüm ülkemizin geleceğidir.

Ülkemiz için Kentsel Dönüşüm kaçınılmazdır.

Kentsel Dönüşüm Ülkemizi kalkındıracak bir Projedir.

Sözlerimi tamamladım. Buradaki genç inşaatçılara ve gençlere son söz olarak; Onlara bildikleri birkaç şeyi tekrar hatırlatmak isterim.

Değerli misafirlerimiz, Dünya’yı günümüze taşıyan, geliştiren, ekonomi ve refah yaratan süreçlere baktığımızda en öne çıkan kesimler;

ENERJİ (yenilenebilir Enerji)

EĞİTİM; Mesleki ve Teknik Eğitim (Çalışmayı seven, becerikli, matematik ve yabancı dil bilen gençler yetiştirmek)

İLERİ TEKNOLOJİ; Bilişim, yazılım, Ar-Ge, İnovasyon, Robotik Zeka, Uzay Bilimleri, Uçak Sanayi ve Silah Sanayi

TARIM VE HAYVANCILIK (Gıda Üretimi)

İLAÇ SANAYİ VE VİTAMİN SANAYİ

İletişim, Bağlantı ve Ulaşım olarak söyleyebiliriz.

Tekrar belirtmek istiyorum;

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sonucunda Ukrayna’da çok büyük bir Kentsel Dönüşüm ve inşaat faaliyet alanı ve ihtiyacı ortaya çıkacak;

Bize yakın ve çalışma ortamı uygun olacak gibi görünüyor. Duyarsız kalmayalım.

Tekrar söylüyorum;

Bilgili, Ahlaklı, Eğitimli, Çalışkan, Dürüst, Sabırlı ve Cesur insanlardan faydalanılır. Bu tür insanlarla arkadaş olalım, grup olalım.

Değerli Kardeşlerim,

Tecrübelerim bana şunu öğretti;

Başkalarının haklarına saygılı olmak,

İkna yeteneği yüksek,

İyi konuşabilenler ve

İyi sunum yapabilenler daha başarılıdır.

Hepinize tekrar sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Tanrıya güven.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu