Haber

Türkiye’nin tercihi: Kürtler, kadınlar ve gençler

Dilan Aydın

Depremin ardından toparlanmaya çalışan Türkiye’de yaklaşan seçim havası sokağa hakim oldu. Maalesef ağır bir ölüm havasının pençesinde seçimle karşı karşıyayız. Neruda’nın sözleriyle, “Sen ağır bir ölüm, demir tüylü bir kuş değildin.” Simurg’un zümrüt renkli şehirlerinde o gün ağır bir ölümü kucakladık, tüm yüküyle sırtımızda hissettik. Bin yıl öncesinin kıtlık, savaş ve salgın diyarlarının yeni bir can pazarına kucak açtığı o gece… Ve bugün, sırtımızda demir tüylü kanatlarla sandık başına gideceğimiz güne sayılı saatler kaldı.

Hafta sonu oylanacak olanın bir parti, hükümet ya da yönetimden çok bir rejim olduğu kıymetli bir gerçektir. AKP iktidarı 2017’de yaptığı referandumla tüm yetkileri Erdoğan’da toplayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni getirdi. AKP ve beraberindeki Cumhur İttifakı bu sistemi sürdürmek ve kalıcı kılmak niyetindedir. CHP ve bünyesindeki 5 farklı partinin oluşturduğu Millet İttifakı, seçimlerin ardından geçmişte uygulanan Parlamenter Sisteme dönüş programını belirledi. Cumhur İttifakı’nın en baskın seçim söylemi, seçim sonrası koalisyon hükümetlerinin parlamenter hükümet sisteminde yarattığı istikrarsızlık üzerinedir. Sistem ve istikrar söylemi, Cumhur İttifakı’nın meydanlardaki temel argümanı olmaya devam ediyor. Millet İttifakı ise Türkiye’de hakim olan sağ merkezli anlayışa karşı demokratikleşme ve ifade özgürlüğüne alan açma yaklaşımını vurgulamaktadır.

Sosyolojik anlamda toplumun iki temel uçta biriktiğini söylemek mümkündür. Birincisi, son 20 yıldır AKP iktidarına yakınlığıyla bazı ayrıcalıklara sahip olan ve Cumhur İttifakı kaybederse seçimler sonucunda bu fırsatların da kaybedileceğinden endişe duyan bir toplumsal kesim haline gelen grup. Öte yandan iktidarın baskıcı politikalarından kültürel, toplumsal, ideolojik ve siyasi anlamda kurtulmak isteyen bir toplumsal kesim var. Bu bölümde hükümetin radikal milliyetçi ve radikal İslamcı gruplarla seçime aday olması toplumsal kaygı atmosferini artırıyor.

Ancak öyle görünüyor ki, hem niceliksel çoğunluk hem de mevcut siyasi atılımlarının stratejik derinliği açısından üç ana küme seçimin kaderini belirleyecek; Kürtler, kadınlar ve gençler.

Hem Millet İttifakı’nı hem de Cumhur İttifakı’nı oluşturan gruplar düşünüldüğünde Kürtler son 10 yılda toplumun en çok mağdur edilen kesimi olmuştur. Seçimler bu kadar yaklaşmışken, Millet İttifakı’nın kendilerine aday göstermesinin etkilerinden hala emin değiller. Kürtlerin toplam seçmen sayısı içindeki mevcut yükü dikkate alındığında, her iki grubun da programlarında Kürtlere ve temel taleplerine yer vermemesi ve Kürtlerin de en çok oyu aranan küme olması, bu tavırla örtüşmemesi önemli bir kafa karışıklığı yaratır. Kürtlerin anadilde eğitim, güçlendirilmiş yerel yönetimler ve siyasi yargılanma gibi en temel talepleri bile görmezden gelinirken, Kürt toplumu demokratikleşme adına Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanlığı adayını büyük ölçüde destekleyecektir.

Kürt toplumu, mevcut seçim dinamiklerinde en siyasi ayrışmayı oluşturmaktadır. HDP bugün seçime girdikten sonra seçim sürecinde kendisine tehdit oluşturabilecek bir kapatma davasıyla karşı karşıya ve birçok siyasetçi ve milletvekili yargılanıyor ve tutuklu. Dolayısıyla seçime yeni bir parti olan Yeşil Sol Parti ile girecekler. HDP eşbaşkanlarının son açıklamalarından sonra ortaya çıktı ki; Millet İttifakı Kürtlerin siyasi telaffuzunu ve programını tam olarak oluşturamamış olsa da Kürt toplumu ve HDP tabanı bu rejimi ve en çok baskı ve baskılara maruz kalan toplumsal kesimi devirmek için Millet İttifakı adayını destekleyecektir. mevcut 20 yıllık sağ merkezli hükümet tarafından güç cihazları. Yeşil Sol Parti meclise girdikten sonra kendi solu, sosyalist, muhalefet ve demokrat kesimleriyle farklı inanç, kültür ve kimliklere alan açan üçüncü yol stratejisini hayata geçirecek gibi görünüyor.

Kadın tarafında seçim, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiği, AKP’nin seçim sonrası iktidar değişikliğine karşı kamusal alanlarda başörtüsü kullanımını yasal olarak güvence altına almak istediği ve anayasal hak talebi tartışmalarının ortasında geldi. değişim ve marjinal köktendinci radikal İslamcı grupların LGBTİ+ muhalefeti. Seçime günler kala tüm bu tartışmalara şimdi bir yenisi eklendi; Tayyip Erdoğan’ın eski partisinin devamı olan Yeniden Servet Partisi ve Hüda-Par Cumhur İttifakı’nın AKP’de yer alması, kadına yönelik şiddeti önlemeyi amaçlayan ‘6284 Sayılı Aileyi Koruma Kanunu’nun yeniden düzenlenmesi ve LGBTİ+ derneklerinin kapatılması müzakere konusu. yaptı. Şimdilerde bile ‘zina suçu’ başlıklı seçim vaadi ve Hüda-Par genel başkanının ‘erken yaşta evlilikler’ ile ilgili röportajı sosyal medyada geniş yer buldu. Kadınların seçim öncesi her alanda ‘biz toplumun yarısıyız’ demediğini, siz görmeseniz de, biz zannetsek de mesele olan siyasetçilere ve ittifak ortaklarına hatırlatmak gerekiyor. çabalarımızla görünmez, biz toplumun ‘yarısı’yız ve bu toplumun bir modülü olarak oy kullanma hakkına sahip olduğumuzu hatırlatalım.

8 Mart ve 25 Kasım gibi en temel günlerde bile dışarı çıkamaz hale getirilen bir dönemde kadınlar mutlak bir güvencesizleşme tehdidiyle de karşı karşıya kaldılar. İran’daki protestolarla ivme kazanan kadın mücadelesi düşünüldüğünde, dünya genelinde bir akım olarak devam eden sağcı rejimlerin kadın örgütlenmesi kaygısı Türkiye’de iktidarın temel kaygılarından biridir. Türkiye’de mevcut seçmenin yarısını oluşturan kadınlar, Nursema’nın ülkemizde yeni bir feminist dalga yaratmaya yönelik bireysel/sosyolojik çabası, 6284’ü koruma direnişi, İstanbul Sözleşmesi ve demokratik süreçlere katılma mücadelesi. Kadınların ‘ayın on dördü’ gibi parlayacağı günler elbet yakındır.

Gençler ise bu ekonomik sorunlarla gelişen bir tür apolitikleşme yaklaşımının hedefi olurken, bu siyasi atmosferde yüzde 30’ları bulan genç işsizliği sorunu devam ediyor. Özellikle Z kuşağındaki gençliği depolitize etmek için özel bir istekti sanırım. Bir tür toplum mühendisliği yaklaşımıyla güç cephesinden yaratıldı.

Diğer üç küme, bu gençlik kuşağını temsil etmektedir; Birincisi giderek dindarlaşan ve sağ merkezli iktidarla bütünleşik bir şekilde hayatını sürdüren kesim. İkinci küme, siyasi tercihlerini iktidar düşmanlığı üzerinden belirliyor. Üçüncü ve en büyük küme, sandığa gitmenin bile anlamsız olduğunu düşünen çaresiz bir gençlik grubundan oluşuyor. Gençlerin genel eğilimi, ülkede seçimle birlikte bir şeylerin değişeceği algısının azalması yönünde. Bu elbette çok üzücü. Yunan şair Yannis Ritsos’un ‘Haziranda Bir Fidan’ adlı kitabında katledilen çocuklar için tek bir dizesi geliyor aklıma:

“Karanlıkta gülümseyen bir çocuk,
Belki de karanlıkta gördüğü için,
Belki de karanlığı gördüğü için…” (1)

Bu kuşağın gençleri, kendilerinden bir kuşak daha sayılabilecek 2010 kuşağı gençlerinin nasıl yaşayamadığını/yaşamadığını gördü. Sosyolojik anlamda ülkenin bir ucundan diğer ucuna çekilen acılara tanık oldu. Muhtemelen akranlarının daha büyümeden toprak olduklarına şahit olmuştur. Bu gençlerin karanlıkta umut ışığını görememeleri, siyaset yapan, yazan, çizen, tanık olan, sorgulayan, öğreten, öğrenen veya gören solcular dahil hepimizin ayıbıdır.

Elbette depremin seçim sürecindeki etkileri oldukça yüksek olacaktır. Son 20 yılda tahsis edilen beyin sarsıntısı vergileri, işsizlik fonları gibi kamu kaynaklarının bir grubun halkın kaynak ve olanaklarından daha yüksek düzeyde yararlanması için kullanıldığı gerçeği, doğal afet sonrası daha da görünür hale geldi. Ayrıca şu anda ülke nüfusunun çoğunluğunu barındıran İstanbul’un da içinde bulunduğu Marmara Bölgesi’nde uzmanların deprem beklentisi içinde olması ve toplumun bu sürece hazırlıksız yakalanmama isteğinin etkiyi artırdığı söylenebilir. Depremin seçim sonuçlarına bir ölçüde etkisi oldu.

Sonuçları tahmin etmek mümkün olmasa da, seçimin kaderini belirleyecek en büyük parçanın, mevcut seçmenin yüküyle Kürtler olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu seçimin kader belirleyicisinin Kürtler, kadınlar ve gençler olduğunu 15 Mayıs sabahı teyit edeceğiz.

[1] Haziranda Bir Fidan, Der. Levent Turhan Gümüş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu